Tarım sektörünün önde gelen basın organlarında yer alan açıklamaların ardından, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a da yöneltilen soruyla, Türkiye’nin 2023’ün 10 ayında 682 Bin Canlı Hayvan, 27 Bin Ton’da et ithalatı yaptığı ortaya çıktı.
Burdur Ticaret Borsası Başkanı Ömer Faruk Gündüzalp, geçtiğimiz hafta 2023’ün 9 aylık dönemine ait büyükbaş hayvan ithalat rakamlarını paylaşmış, ithalat yerine yılda 400 Bin’i bulan buzağı kayıplarının engellenmesi gerektiğini aktarmıştı. Gündüzalp’in açıklamaları, tarım ve hayvancılık gündeminde kısa sürede ses getirdi. Açıklamaya eş zamanlı olarak TBMM’de Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a yönelttiği soruyla Türkiye’nin 2023 Yılında yaptığı hayvancılık ithalatının resmi rakamları ortaya çıktı. Bakan Bolat, yazılı olarak verdiği cevapta, “Canlı hayvan ithalatımız 2023 yılının ilk on aylık döneminde 682 bin 331 baş (864 milyon dolar) olarak, et ithalatımız ise aynı dönemde 26 bin 954 ton (181 milyon dolar) seviyesinde gerçekleşmiştir.” Sözlerine yer verdi.
Bakan Bolat’ın açıklamasının ardından ulusal bir televizyon kanalına gündeme dair değerlendirmelerini paylaşmak için davet edilen BTB Başkanı Gündüzalp, Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın açıkladığı 682 Bin canlı hayvan ithalatının ortalama 500 Bin’inin büyükbaş hayvan olduğunu ve elindeki verilerle Bakan’ın açıklamasının örtüştüğünü dile getirdi. Konuk olduğu programda ithalattan kurtulmanın yolunu bir kez daha dile getiren Gündüzalp, “Hayvancılıkta altın kurallardan birisi, yılda bir buzağı alırsan para kazanırsın biz Türkiye’de ortalama 500 günde bir buzağı alıyoruz. Üzerine bir de buzağı kayıpları yaşanıyor sektör sonunu alamayacağımız krizlere giriyor. Hem sağmal gün sayımızı azaltmalıyız hem de buzağı kayıplarını engellemeliyiz. Bu şekilde ithalatın önünü hızla kesip ihraç eden ülke haline gelebiliriz.” dedi.
Başkan Gündüzalp katıldığı canlı yayın programında, 18 Yıl önce İğdeli Köyü’nde başlatılan Merkezi Sağım Sisteminin başarısını hatırlatarak, Akören Köyü’nde de Merkezi Çiftlik Projesi hazırlığında olduklarını açıkladı. Gündüzalp, “Akören’de köyün bütün hayvanlarını bir çiftlikte toplayıp hem verimi hem kazancı artırmayı hedefliyoruz. Bir yanda artan çiftlik hayvancılığı bir yanda kırsalda azalan nüfus var. Köy hayvancılığının bunlara karşı ayakta kalabilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız.” dedi. Gündüzalp, ÇKS Kayıtlı emekli çiftçilerin 5000 TL Emekli İkramiyesi alamamasını da gündeme getirip, “Hem üretin diyorlar hem 5 Bin TL’yi çok görüyorlar.” Deyip, yapılacak bir düzenlemeyle ikramiyelerin verilebileceğini paylaştı.
İthalatla hayvancılığı idare edemeyiz!
Türkiye’de hayvancılığın ithalatla idare edilemeyeceğini, ithalat politikalarının ülkemizin başına çorap örecek hamleler olduğunu katıldığı televizyon programında dile getiren Burdur Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Faruk Gündüzalp, “2023 Yılında 500 Bin ortalamasında büyükbaş hayvan ithalatımız var. Yaptığım açıklamadan iki gün sonra Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in Ticaret Bakanı Ömer Bolat’a hayvan ithalatıyla ilgili sorduğu soruların cevapları paylaşıldı. Bakanın paylaştığı veriler bizi doğrular nitelikte. 2023’ün 10 aylık döneminde 682 Bin canlı hayvan ithalatı olduğunu söyledi, bunun ortalama 500 Bin’i büyükbaş. Ayrıca Ticaret Bakanımız Ömer Bolat bey 27 Bin Ton’da et ithal edildiğini söyledi. Biz yıl sonuna kadar 1 Milyar TL’yi bulacağı yönünde analizler yapmıştık ama 10 ayda ithalat harcamamız 1 Milyar Dolar’ı geçmiş. Bizim tarım ve hayvansal üretimde sürekli ithalata dayalı bir çözüm arayışımız var. Bu ithalatı belirli dönemlerde üreticinin başında sopa gibi gösteriyoruz, belirli dönemlerde tüketiciyi korumak için yapıyoruz. Biz bu güzelim coğrafyada ithalat yapmadan üretim yapamıyor muyuz? Canlı hayvan ithalatı yapıyoruz, karkas et ithalatı yapıyoruz, yem ham maddesi ithalatı yapıyoruz, tarım sektörünün yan ürünlerinde ithalat yapıyoruz. Biz zorla kazandığımız paraları yurtdışına niye aktarıyoruz? Oturup niye ithalat yapmamamız gerektiğini konuşsak o zaman çözüm buluruz.” dedi.
Kalıcı ve milli çözümlere ihtiyacımız var!
Türkiye’nin tarım ve hayvancılıkta kalıcı ve milli çözümler üretme vaktinin gelip geçtiğini ama zarardan bir an önce dönülmesi gerektiğini ifade eden Gündüzalp, “Meralarımız var, insan gücümüz var ama bu işi çözemiyoruz. Bizim milli ve siyaset üstü tarım politikamızın olmayışından kaynaklı bu sorunları yaşıyoruz. Bizim ciddi anlamda gıda milliyetçiliği yapmamız ve disiplinli bir üretim sürecine girmemiz lazım. Bizim savunmada, eğitimde, adalette ve tarımda milli olmamız gerekiyor. Türkiye’de büyükbaş hayvan sayımız ortalama 17 Milyon, bunun 10 milyonu dişi hayvan. Küçükbaş hayvan varlığımız da 53 Milyon civarında. Böyle bir hayvan kapasitemiz var ve bu konuda kendimize güveniyoruz. Ama hayvan sayısı 4-5 milyon olan ülkelerden et alıyoruz, hayvan getiriyoruz, onlardan hayvan yetiştiriciliğini öğrenmeye çalışıyoruz. Ve biz bu işi yüzyıllardır yapıyoruz. İthalata kontrolsüzce para harcıyoruz ama yerli üretimi geliştirmeye destek verileceği zaman engeller çıkarıyoruz.” dedi.
Gençleri üretime sokmaktan başka çaremiz yok!
Gençlerin üretimden uzak kaldığını bir kez daha vurgulayıp Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığının %30’u geçen Türkiye’deki genç nüfusun nasıl üretime dahil edilebileceğini çözmesi gerektiğini paylaşan Gündüzalp, “Kırsalda yaşlanan bir nüfus var, gençleri köylerde tutamıyoruz. Süt fiyatıyla, yem fiyatıyla, buğday fiyatıyla gençleri köylerde tutamazsınız. Bunun sosyolojik açıdan incelenmesi lazım. Gençlerin köylerde, üretimde olması için ne tür projeler yapmamız gerekiyorsa yapalım. Bunları konuşmalıyız. Ben tarım sektörünün bir temsilcisi olarak bu konuda dert yanıyorum. Burdur’da bir toplantıda Gençlik ve Spor Bakanımız Osman Aşkın Bak, ülkemizde genç nüfusun %30’un üzerinde bir oranında ve dünyanın en genç nüfusuna sahip ülkelerden birisi olduğumuzu söyledi. Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Tarım ve Orman Bakanlığımızın bir araya gelip kırsalda yaşlanan nüfusu nasıl gençleştireceklerini, üretimi nasıl devam ettireceklerini çözmeleri lazım. Tarım ve hayvancılıkta sürdürülebilir üretim için gençlerimizi sektöre sokmalıyız. Kırsal yaşam alanlarının standartlarını artımalıyız, gerekirse köylerde ücretsiz internet, sigorta ödemelerini yapmalıyız. Hatta köyde üretimde olan, köyde yaşayanların eşlerin sigortası da devlet tarafından karşılanmalı. Kırsala kız vermeyle ilgili sıkıntılar varsa onu da çözmüş oluruz.” diyerek önerilerini aktardı.
Sağmal gün sayısını azaltmalıyız!
Hayvancılığın böylesi bir kriz yaşar hale gelmesinde süt ineklerinin kesilmesi, sağmal gün sayısının çokluğu ve buzağı kayıplarımız etkin rol oynadığını ifade eden Gündüzalp, “Bizim yıllık 400 Bin buzağı kaybımız var. Biz buzağı kayıplarını engellediğimiz zaman milyar dolarları bulan paraları yurtdışına göndermeyeceğiz. Hem buzağı kayıplarından zarar ediyoruz hem ithalattan zarar ediyoruz. Ayrıca sağmal gün sayısını azaltmalıyız. Hayvancılıkta altın bir kural var, yılda bir buzağı alırsanız para kazanırsınız. Ama Türkiye’deki yapısal şartlar ve üreticimizin durumundan kaynaklı, yılda bir buzağı alamıyoruz. Türkiye’de ortalama 500 günde bir buzağı alıyoruz. Buradan da ciddi bir kaybımız var. Biz buzağı kayıpları ve sağmal gün sayısı sorununu çözersek ithal eden değil ihraç eden ülke konumuna geliriz.” sözlerine yer verdi.
Akören Köyü’nde Merkezi Çiftlik Projesi başlatacağız
Katıldığı televizyon programında, sürdürülebilir üretim için tarım ve hayvancılığa dair önemli bir çözüm projesi açıklayan BTB Başkanı Gündüzalp, “Akören’de köyün bütün hayvanlarını bir çiftlikte toplayıp hem verimi hem kazancı artırmayı hedefliyoruz. Bir yanda artan çiftlik hayvancılığı bir yanda kırsalda azalan nüfus var. Köy hayvancılığının bunlara karşı ayakta kalabilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız. 18 Yıl önce Burdur’un İğdeli Köyü’nde merkezi sağım sistemi kurmuştuk ve başarılı olduk. Onu bir adım daha ileriye götürerek köyü çiftlik gibi aktifleştirmeyi hedefliyoruz. Teknolojiyi kullanıp, gelişen dünyada sektörümüzü de geliştirip rahatlığı getireceğiz. Köyün bütün hayvanlarını bir çiftlikle toplayacağız, köylünün bitkisel üretime daha fazla enerji harcayıp mahsülünün artmasını sağlayacağız, bitkisel ürünleri çiftlikte kullanacağız, hem verimi hem köylünün gelirini artırmayı hedefliyoruz. Bu projenin hayata geçmesiyle kazancın %60’ın üzerine hatta %100’ün bile üzerine çıkacağı düşüncesindeyiz. Gelir artınca da gençleri köyüne yeniden taşıyabilir, üretime dahil edebiliriz. Bu konuda üniversitemizin ve kurumlarımızın ciddi desteği var. Bakanlığımızla da bu konuyu paylaştık, onlar da bizim gibi yaklaşırlarsa Türkiye hayvancılığına farklı bir bakış açısı getireceğimizi düşünüyoruz. Bu tür projeleri denememiz ve arkasında durmamız lazım. Hatalar olursa da düzelterek sürdürmemiz lazım. Sektörümüzü güçlendirmekten başka çaremiz yok.” dedi.