Türkiye genelinde belediye seçimleri ve seçim çalışmaları çok zordur. Büyük bir organizasyon gerektirir. Ekip çalışması çok önemlidir.
Hiç kimse tek başına seçim kazanamaz.
Kazandıramaz da...
Öncelikle,Teşkilat teşkilat teşkilat.
Ekip ruhu önemli,
Ortak akıl ile hareket etmek önemli,
Projeler önemli,
Samimiyet önemli,
Halkın senin samimiyetine inanması önemli,
Netice...
Vatandaşlarımızın gönlüne girebilirsen ne ala...
Dünyada kazanılamayacak seçim yoktur.
Sen yeterki istekli ol, azimli ol, kararlı ol..
Yaptıklarınla ve yapacaklarınla halkı inandır gerisi gelir.
Bu durum yeni adaylar için de geçerlidir.
Hali hazırda başkan olan ve tekrar aday olanlar için de geçerlidir.
Kibir ve küçümsemek kaybettirir.
Büyük konuşmak kaybettirir...
Hele seçmen sayısının az olduğu ufak belde ve kasabalarda yerel seçimleri hafife almak, seçimleri çantada keklik görmek çok yanlış bir düşüncedir.
Özeleştiri yaparsak...
Kendimden örnekle;
3 dönem belediye başkanlığı yaptıktan sonra 2019 yılında gerçekleşen belediye seçimlerinde süreci iyi yönetemedik ve kaybettik.
Biraz,
Rehavet mi desem?
Birçok hizmetimiz var nasıl olsa oy alırız düşüncesi mi desem?
Kırgınlıklar mı oldu?
Bir yerde eksikliklerimiz mi oldu?
Hatalarımız mı oldu?
Bazı kesimlerin gönlüne mi giremedik?
Desem desem desem...
Bu sebepleri daha da çoğaltabiliriz.
Ancak kaybetmemdeki en büyük sebep şuydu. Bunu bütün samimiyetimle söylüyorum.
Aslında kibirli birisi değilim ancak son seçimde biraz büyük konuştum. 3 dönem üst üste belediye başkanlığını kazandıktan sonra bu seçimde de kaybetmem dedim.
Bir toplantı esnasında bu seçimi kazanırım ve rakibim 500 oy alamaz dedim.
Her seçimde yanımda kurmayım olan meclis üyem "Büyük konuşma" dedi.
Dediğime pişman oldum ama iş işten geçti.
Seçimlerde ben 500 oy alamadım ve kaybettim.
Şimdilerde bazıları da büyük konuşuyor.
Yedi düvel de gelse bizi kimse yıkamaz gibi!!!
Ahhh ahhh...
Öyle bir yıkarlar ki aklın şaşar.
Yapmayın, büyük konuşmayın!!!
Benden size bir nasihat...
Herşey nasip...
Halkımız teveccüh gösterirse...
Biz halkımızın hizmetkarıyız gibi konuşun...
Kibir kaybettirir...
KISSADAN HİSSE
Yanlış hatırlamıyorsam 1981 veya 1982 yılıydı.
Kızılkaya'da ki evimize birkaç misafirimiz gelmişti. Sohbet çok güzeldi. 60 yaşlarında bir amcamız o kadar güzel konuşuyordu ki onu can kulağıyla dinliyordum.
Konu büyüklenme ve kibir üzerineydi.
Bölgemizin insanları genellikle çiftçilikle uğraşır. Arazilerine genellikle buğday ve arpa ekerler.
Amcamızın ifadesini hiç unutmadım.
Aynen aktarıyorum.
"Eskiden tarlalarımızın tamamını ekemiyorduk.
Şimdiki gibi ne traktör var nede saban.
İşimiz zordu.
Daha sonra biraz para kazandım ve yeni traktör ve saban aldım. Sürüm zamanı traktörüm ve sabanımla tarlaya geldim. Tarlanın kenarına gelince traktörden indim.
Bir tarlaya baktım, birde traktöre!!!
Şöyle haykırmışım !!!
Hayat şimdi yendim seni...
Bu traktöre tarla mı dayanır?
Yarım saatte bu tarlayı sürerim dedim. Traktöre bindim. Biraz sürmeye başlayınca bir çukur denk geldi. Sarsıntı ve büyük bir sesle ürperdim. Arkama dönüp bakınca ne göreyim. Sabanın bütün demirleri aşağıda.
Traktörden indim.
Bir traktöre baktım birde tarlaya!!!
Kendi kendime söylendim.
Büyük konuşma???
Yarım saatte bitiririm diyordun?
Traktöre sabana güveniyordun...
Hayat seni yıktım diyordun?
Yıkamadın işte!!!
Koskoca hayatın içerisindeki ufacık bir çukura yıkıldın...
Hayat işte bu...
NASİPTEN ÖTESİ YOK