Petrol mü, yoksa  su mu? İnsanoğlu yerkürede  yaşama hakkının sadece kendine ait olduğunu sanarak katledilmedik ne doğa  bıraktı, ne hayvan ve inatla  mahvettiği dünyada hayatını idame ettirmeye çalışıyor.

Zorlu süreçlerden geçtiğimiz şu günlerde geçmişte söylenenen bir çok şeyi kulak ardı ettiğinizi idrak etmemiz gerekiyor.
Petrol 2020 den sonra  eski  önemini kaybetti; sözde  doğaya daha az zararlı  alternatif yeni enerji arayışı içine girilip petrol yavaş yavaş gözden çıkarıldı.
Su savaşları kapıda, belki de olmakta olan. 
Dicle ve Fırat nehirlerinin değeri kat kat artmakta.
Petrol mü, su mu ?
Su dünya üzerindeki tüm canlıların hayatlarını sürdürebilmeleri için vazgeçilmez bir kaynaktır.. Su hayattır ve su olmazsa hayattan bahsetmek de pek mümkün olmaz. İnsan olarak hayatımızın devamı için çok da elzem olmayan kaynakları elde etmek için aslında çok önemli olan hayatsal  su kaynaklarını  yok edip durduk. 
Suyun oluşumunda büyük etkisi olan ormanları yok ettik ; yaktık betonlaştırdık ya da mermer taş ocaklarına çevirdik. Havayı kirletip atmosferin zararlı ışınlara kalkan olan tabakaları ı zayıflattık. Temiz su kaynaklarını kirlettik. Bilinçsiz tarımsal sulamayla kaynakları kuruttuk.
Dünya yüzeyinin yüzde 71’i sudan oluşuyor. 
Belki de kıyamete kadar Dünyanın yüzeyinden su hiç eksik olmayacak. 
Ancak bu dünyanın susuz kalmayacağı, susuzluktan dolayı canlı hayatının tehlike altına girmeyeceği anlamına gelmez. Dünyanın yüzde 71’sularla kaplı olsa da su kaynaklarının yüzde 97.2’si tuzlu olan, içilmeyen ve tarımda kullanılamayan okyanus sularından oluşuyor. Yüzde 2.15’ini buzullar oluşturuyor. İçilebilir kaynakların ise yüzde 0,26’sı yer altında. Kalan kısım ise bindelerle ifade edilecek kadar az. 
Bu veriler  temiz su açısından yer altı kaynaklarının önemini gözler önüne seriyor.
Yer altı su kaynakları bu kadar önemliyken NASA tarafından 11 Ocak 2021 tarihinde Türkiye’nin kuraklık haritası ortaya konuldu. Bu harikaya göre Türkiye’deki yer altı su kaynaklarında şiddetli kuraklık yaşandığı ve büyük bir tehlike ile karşı kaşıya olduğumuz gözler önüne serildi.
Şehrimizde ve köylerimizde ciddi bir içme suyu sıkıntısıyla karşı karşıyayız.
İlgili kurumları yaşanan sıkıntıya çare bulmak için çözüm yolları aramakta. 
Kısa vadede uzun ömürlü çözümler üretilmesi de güç görülüyor. 
Çünkü bulunacak çözümler kuraklıktan daha hızlı sonuç vermeyecektir. 
En etkili çözüm; mevcut su kaynaklarının korunması, su israfının önlenmesi ve su oluşumunu engelleyen etkenlerin ortadan kaldırılması; belirlenen tondan fazla kullanılan su zamlı bir şekilde faturalara yansıtılmalıdır.
Yapılan bilimsel araştırmalarda 2030 yılında çok büyük su sıkıntısının yaşanacağı, 2040 yılında ise dünyanın susuz kalabileceği öngörülüyor. Yaşanacak kuraklıktan en son etkilenecek ülkeler bile yer altında oluşturdukları kapalı barajlarda su depolamaya başladı. Biz ise şimdiden bu kuraklıktan etkilenmeye başlamamıza rağmen gereksiz su kullanımından uzak durmuyoruz.
Tehlike bu kadar büyükken insanımızın tedbirsizliği ve vurdumduymazlığı gerçekten üzüntü verici. 
Suyun kıymetini bilelim, su kaynaklarını koruyalım ve su israfından uzak duralım.
Suyun ve huzurun bol olduğu nice bayramlarımız olsun. Kurban bayramınız mübarek olsun. 
Sevgi ve selamlarımla.