Sizlere geçen hafta yazımda belirtmiştim. Artık siyaset yazma yok, Ertuğrul Özkök, Hıncal Uluç gibi siyaset dışında ne varsa yazacağım..
İlk konumuzda bomba gibi başlığımızda duruyor..
İnsanlık tarihi boyunca hep bu sözcük tartışılmış, enine boyuna incelenmiş, hatta derinlemesine iğdiş edilmiş, gel gör ki ortak bir tarif çıkmamış..
Bence de öyle olsa gerek. Yeryüzünde 8 milyara yakın insan varsa 8 milyar ayrı ‘aşk hissini’ anlatan sözcük zincirleri bulabiliriz..
NOT: 2014 yılında yayınlanan ‘’DÜŞ’E Yazdım’’ kitabımdan alıntıdır..
Sen aşık mısın arkadaş?
Hayırdır, nereden çıkardın şimdi bunu?
Ne bileyim, çok dalgınsın..
İşte böyledir aşk üzerine ilk diyaloglar..
Aşık olan kadının ya da erkeğin dikkati dağılır mı acaba?
Bir gün ana caddenin yaya kaldırımında yürüyorum, işte vitrinlere bakıyorum, işte tanıdıklara selam çakıyorum..
Derken karşımda Ahmet geliyor.. Ahmet ki çok sık görüştüğüm, hasbıhal ettiğim yakın arkadaşımdır.
Merhaba!
Yanıt yok!
Ahmet ne yapıyorsun?
Boş bakıyor..
Ahmet benim ben!
Duyuyor ama duymuyor..
Görüyor ama görmüyor..
Tanıyor ama tanımıyor..
Algılıyor ama algılamıyor..
Şeklen dışarıya açık duruyor ama algılama kapalı duruyor..
En sonunda parmağımla hafifçe dürterek ‘’Ahmet ne haldesin böyle?’’ dedim ve şaşırmış vaziyette yüzünü süzdüm..
Pardon diyebilen Ahmet, sanki gittiği yoldan alacaklı birisi çevirmiş gibi korku, panik ve kaygı yüklü ‘’yok be arkadaşım, dalmışım işte’’ dedi..
Ulan sabahtan beri sesleniyorum, bağırıyorum ama duymuyorsun hatta hiç tepki vermiyorsun, hayrola ne oldu yine? Ayşe mi hala?
‘’Yok be arkadaş..’’ diyor ama yüzü kızarıyor, bozarıyor..’’
‘’Senin iş olmaz arkadaş, senin ki karşılıksız çek gibi’’ diyor ve gülümsüyor…
Deme be öyle, çok bozuluyorum abi..
(Ahmet nedense herkese ‘’ABİ’’ diye hitap eder. Galiba mütevazi ve şairimsi insanların karakterini yansıtıyor bu hitap şekli..)
İyi de Ayşe seninle ilgilenmiyor ki niye ısrar ediyorsun?
Olsun abi, bir umut, bir beklenti benimkisi, belki bir gün benim aşkımı anlar..
Senin olay göle maya çalmaya benziyor, hani ya tutarsa misali..
Herhalde ne göl maya tutar, ne de göle maya çalınır.. Olsun ama Ahmet bu, yaparsa vardır bir bildiği..
Gel şöyle bir kenara bakayım.. Ha bak şu karşıda küçük kahvede hem çayımızı içelim hem de seni derdini dinleyelim..
Tamam abi, gidelim, işin yok değil mi? Hani engel olmayayım..
Arkadaşım için işin ne önemi olur, yok, yok..
Hemen 10-15 adım sonrası Selma vererek kahveye girdik. 4-5 masa vardır içeride.. Biz ta en köşeye gittik ve oturduk. Kahveciye elimle işaretle 2 çay söyledim..
Ehee anlat bakalım, aşkınız ahvali hali nedir?
Abi, Ayşe neşeli olduğunda neşeyi,
Sevecen olduğunda sevmeyi,
Öfkeli olduğunda öfkeyi,
Düşünceli olduğunda düşünceyi bilmeyi çok isterim...
Sen onu, bunu, boş ver, Ayşe seni bilmek istiyor mu?
Abi, uzanan pamuk gibi yumuşak elleri sıkmak,
O şuh gibi vücudunu incitmeden sarmalamak,
İpek dokusu gibi saçlarını okşamak,
Kuğu gibi boynuna sarılmak istiyorum, en azından gönlümden geçiriyorum..
Ahmet, adamın canını sıkma, bu ilgiye Ayşe ne diyor?
Kabul etmiyor abi!
Neyi?
Aşkımı..
O zaman yandı keten helva, seni nasıl iyileştireceğiz?
Abi, ret halinden itibaren artık yaşamı farklı algılıyorum, tüm öğretiler ayrışıyor, her türlü söndürücülüğü kalbimde arıyorum ancak olmuyor ve hala yanıyor..
Tamam, tamam anladık. Peki, Ayşe’nin başka ilgilendiği birisi var mı?
Yok abi, ama beni istemiyor.. Esas aşk ateşinin yakıcılığı burada yatıyor ya.. ‘’Neden ben değilim?’’ sorusunu 100 kez hatta bin kez sordum ama yanıt bulamadım..
Kaç ay oldu bu aşk hastalığı?
Valla abi, takriben 3-4 ay falan..
Ha iyi o zaman, hiç olmazsa yıllara dayanmıyor ve böylece kronik hale gelmiyor..
Peki, abi aşk sence nasıl yaşanır?
Bin türlü yansıması, gölgesi, mimikleri vardır ve görülen ile görülmeyenin ortak bir eylemiyle vücut bulur. Aşk yalnızca oluşumdur.
Yani abi, aşkı sorgusuz-sualsiz karşı cinsten birine duyulan yakınlık hissi olarak tarif edebilir miyiz?
-Aynen…
-Ben hakikaten yanmışım..
-Peki, aşk ne zaman sorunlara yol açabiliyor?
İnsanlık tarihi boyunca aşk adına neler yapılmış, neler yaşanmış… Aşk intiharı, aşk cinayeti, aşk alkolizmi, aşk işkencesi gibi sayısız insanlık dışı, insanlığa aykırı, yaşamla bağdaşmayan sorunlar yumağı… Kısaca aşk yaşamdan daha güçlü olursa, aşk özgürlükten yoksunsa bu tür sorunlara yol açabiliyor.
Benim hatam ne abi?
Aşkı sahiplenme veya mülk edinme gibi algılama, görme yanılgısıdır. İşte bu andan itibaren aşk yaşamdan, kendisinden daha baskın olmaya başlayabiliyor. Örnek sensin..
Abi, aşk uğruna bir insan neler yapabiliyor?
Aşk uğruna inançlarını, davranışlarını değiştirebiliyor. Aşk uğruna ailesini, en yakınlarını terk edebiliyor. Aşk uğruna sevdiklerini, dostlarını karşısına alabiliyor.
-Peki her ilişki, her yakınlık aşk mıdır?
Bir diğer yanılgı işte budur. Yahu daha 3-4 ay önce başlamış bir ilgiye kolayca aşk unvanı, aşk etiketi yapıştırmak çok hoşumuza gidiyor ama değildir..
Peki, benimkisi nedir?
Bazen insanlar aşkı duyumsamadan yakınlık hissedebilir. Sanki seninki ona benziyor. Aşk kavramı içinde ağırlıklı olarak yer alan bir cümle vardır. Nedir biliyor musunuz? İşte o muhteşem cümle: ‘’sensiz yaşayamam’’ Allah’tan sen daha onu söylemiyorsun..
Birisi sensiz yaşayamam derse bu ne demektir?
Kendi yaşamın akışını, kendi davranış kalıplarını, kendi düşünce ve anlayışını bir başkasına sunuyorsun, havale ediyorsun demektir. Eğer bu şekilde düşünen bir insan kendi hapishanesini inşa etmiş olur.
Aşk ilişkisini olumsuz olarak besleyen ana damar nedir?
Kıskançlıktan başka bir şey değildir.
Kıskançlık nelere yol açar?
Hem aşk hem nefret bir arada yaşanır..
Son olarak aşk yaşamın neresindedir?
Aşk yaşamın üstün veya altında veya kıyısında veya uzağında değildir. Aşk yaşamında tam içindedir ve bir parçasıdır.
Tamam abi, her şeyi anladım. Ayşe’ye zaman tanıyacağım, olursa olur, olmazsa başka aşk kapılarının açılmasını beklerim ben de..
Bravo! İşte bu güzel bir başlangıçtır..
Abi, aşk sanatın her alanında neredeyse dominant olmuş gidiyor, neden?
Bilinen insanlık tarihinden bugüne kadar aşk duyguların söz konusu olduğu her alanda egemen olmuştur. Operadan tut, resimlere, tüm müzik dallarına hep aşk yön vermiştir. Sanat ve aşk hep etkileşim içinde olmuştur.
Doğru ya abi, içinde aşk, sevgi geçmeyen neredeyse şarkı, türkü yoktur..
Evet, çok nadir görülür.. O da siyasi ve ideolojik marşımsı ezgilerde görülür..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
CORONA ya da nam-ı diğer COVİT-19 pandemisi, dünyayı saralı 2 yıl olmak üzere..
AŞI bulundu ancak virüs sürekli değişime uğruyor ve etkisini azaltmaya çalışıyor..
Şunu hepimiz kabul etmek durumundayız:
‘’COVİT-19 ile beraber yaşamaya alışacağız. Toplu ve kapalı alanlarda maske takacağız. 6 ayda bir AŞI olacağız ve bu süreç böyle 10 yıl, 15 yıl sürecek gibi..’’
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Göç, göçmen, göçebe terimleri Türkiye coğrafyasına yabancı değildir. 100 yıl önce ANADOLU, BALKANLAR ve TRAKYA işgal edilirken zoraki göçe tabii tutulmuşlardır..
100 yıl sonra günümüzde MÜLTECİ olarak insanlık dramı yaşanıyor..
Hangi ülkede savaş, açlık ve kaos varsa o ülkeden kaçan milyonlarca insan oluyor..
Örnek mi?
İşte Suriye, İşte Irak, işte Afganistan, işte Orta Afrika ülkeleri..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Hadi bir de KOMPLO TEORİSİ yazayım..
1923 yılında LOZAN ANTLAŞMASINA imza atan ülkelerin (ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Rusya, Yunanistan) sözde, güya bu antlaşma 100 yıllık olup tekrar gözden geçirileceğini söylemiş..
2023 yıllında, antlaşmanın 100 yıl doluyor, ben de meraklı ve ilgiyle gelişmeleri izliyorum..
Hele Türkiye sınırına sıfır noktasında, Yunanistan’ın Dedeağaç şehrine ABD’nin yüzlerce savaş helikopteri yerleştirmesi, yüzlerce tank nakletmesi şaşkınlığımı artırmadı dersem yalan olur. Çünkü bu güç kime ve neye karşı yığıldı, kimse bilmiyor..
Ülkede 5 milyona yakın mültecinin varlığı ve gelecek olan 1 milyon Afgan göçmenin durumu kuşkularımı biraz daha artırdı..
2023 yılında, bu mevcut sınırlar içinde son seçim mi olacak?
Adı üstünde KOMPLO TEORİSİ olup fazla dikkate almayın derim..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
1 hafta sonra görüşmek üzere sağlıklı ve sevgiyle kalın..
SOKAK GAZETECİSİ
Bucak-BURDUR