Bilen var mı?
Daha doğrusu istikamet neresi?
Alametler, işaretler ne gösteriyor?
Kim, kiminle gidiyor?
Anlayana aşk olsun! Ya da anlayan beri gelsin..
Çok karmaşık ve anlaşılması güç siyasi hamleler izliyorum..
İlkinden başlayalım mı?
BAHÇELİ-İMRALI-DEM üçgeninde aklımızın alamayacağı kadar derin-kritik siyasi gelişmeler takip ediyorum..
Malumunuz 1 ay öncesi Sayın Devlet Bahçeli mealen şu ifadeyi kullandı:
‘‘İmralı’dan Öcalan gelsin, DEM meclis grubunda örgüyü lağvettiğini duyursun..’’
Sonra ne oldu?
Bahçeli-Erdoğan görüşmesi yapıldı,
Bahçeli-Ufuk Uras görüşmesi yapıldı,
DEM’li bazı belediyelere KAYYUM atandı,
Bahçeli, yerine kayyum atanan Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk hakkında övgü dolu sözleri hiç esirgemedi..
Sayın Bahçeli, en son bu hafta başı ne dedi?
‘’DEM’liler hemen İmralı’ya gitsin Öcalan’la görüşsün..’’
DEM Parti’de İmralı’ya gitmek üzere hemen Adalet Bakanlığına müracaat etti, yanıt bekleniyor..
Oysa daha geçen hafta İmralı’da yatan Terörist başı Öcalan için 6 ay süreyle tecrit cezası verildi..
Bundan sonrası tamamen benim kişisel düşüncemdir, yorumumdur..
VARAN-1:
Erdoğan ile Bahçeli arasında büyük ve gizli savaş var. Dışarıya farklı yansıtsalar bile artık geçen 1 aylık sürede anladım ki İMRALI açılımı konusunda görüş ayrılığı çok nettir..
Bunun en çarpıcı işareti ise Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin teveccühü (işte şöyle bir ağadır, işte şöyle ziyafeti boldur gibi cümleler..) olurken AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan onayı ile Ahmet Türk görevden uzaklaştırılıyor ve yerine KAYYUM atanıyor..
VARAN-2:
MHP resmi X (Twitter) hesabından geçen hafta sürekli ‘VAKİT TAMAMDIR’ paylaşımı yapıldı. Burada da gizli bir mesaj vardı. Bir şey istendi, süre verildi ve kum saati gibi çalıştı. Ben bilemiyorum tabii ne istendiğini..
Peki, kimden?
Elbette Sayın Erdoğan’dan..
VARAN-3:
Daha iddialı bir tezim var, o da şudur:
‘ Eğer İmralı izni çıkmazsa; MHP resti çeker ve 2025 yılında ‘ERKEN SEÇİM’ der..
Gelelim TEĞMENLER meselesine..
Bu konuda video bile yaptım, isterseniz olayı herkesin anlayacağı dilden bir özet yapayım.
30 Ağustos resmi tören yapılıyor, başta Sayın Erdoğan ve protokol dağılıyor, sonra dönem birincisi Ebru Teğmen önderliğinde, tören alanı içinde toplanarak; yürürlükten 3 yıl önce kaldırılan yemin tekrar ediliyor. 900 KÜSUR TEĞMENDEN 300 KÜSURU yürürlükten kaldırılan yemine katılıyor. İşte o meşhur ‘’MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ’ nidası söyleniyor..
Bu yürürlükten kaldırılan yemin videosu her yere dağılıyor ve 2 gün sonra Sayın Erdoğan:
‘Siz o kılıçları kime çekiyorsunuz?’ sorusuyla KIYAMET KOPUYOR..
5 TEĞMEN, OKUL ALAY KOMUTANI, OKUL TABUR KOMUTANI VE OKUL BÖLÜK KOMUTANI ihraç istemiyle YÜKSEK DİSİPLİN KURULUNA sevk ediliyor..
Önceden açıklanmasına rağmen 25 Kasım 2024 günü, YÜKSEK DİSİPLİN KURULU TOP-LA-NA-MI-YOR
Bundan sonra yazacaklarım ulusal medyadan duyduklarım ışığında kendi yorum ve düşüncemdir..
Teğmenlerin hatası:
VARAN-1:
İzin istendiği ancak izin verilmemesine rağmen yürürlükten kaldırılan yemini NEDEN ISRARLA YAPIYORSUN?
VARAN-2:
Yaptığın gösteriyi videoya kaydedip neden yayınlıyorsun?
Çünkü BİR MESAJ VERİLMELİ ki herkes duysun, herkes görsün. Zaten çağımız iletişim çağı olup tabiri caizse UÇAN KUŞ BİLE DUYDU-GÖRDÜ..
VARAN-3:
Ordu disiplini, teamüllere aykırı iş ve eylemin mutlaka bir faturası çıkar. Bu eylemin böyle bir sonuç doğuracağını herkes bilir, hele dönem birincisi teğmen zaten bilir. Yürürlükten kaldırılan yeminin tekrar getirilmesi için sıralı komutanlar aracılığıyla ordu için mücadele verebilmek varken bu tür marjinal iş-eylem haline sokularak o yemin asla geri gelmez artık..
MSB’nin ve Sayın Erdoğan’ın hatası:
VARAN-1:
Resmi yemin sonrası bir grup teğmenin ‘’MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ’’ demesinden RAHATSIZLIK DUYMAK kamuoyuna AN-LA-TI-LA-MAZ..
Oysaki teğmenler yemin sonrası ‘ister halay çeker, ister Mustafa Kemal’in Askerleriyiz der’ şeklinde açıklama yapıp olayı büyütmese siyaseten daha puan alıcı olurdu.
VARAN-2:
Olayı üstüne alıp ‘’siz kime kılıç çekiyorsunuz?’ deme yerine varsa bir disiplinsizlik MSB’lığı ve komutanları gereğine yapar deseydi bu kadar tartışılmaz ve devlet meselesi haline gelmezdi..
VARAN-3:
Olay o kadar büyüdü ve ülkenin ana meselesi gibi ele alınınca; 25 Kasım 2024 günü karar alacak olan YÜKSEK DİSPLİN KURULU toplantısı ileri tarihe ertelendi. Bu ihraç kararına muhtemelen TSK içinde bir kısım komutanların da karşı çıktığını düşünmekteyim. Hal böyle olunca siyaseten ZOR BİR DURUMA sokuldun ve ne gerek vardı tüm bunlara..
VARAN-4:
Hele bazı yazar-çizerlerin ‘DARBE SÖYLEMİ’ (Bence Sayın Erdoğan’ı yanılttılar.) kamuoyuna hiç inandırıcı gelmedi, hiç taraftar bulmadı..
Bakalım, görelim, ne olup, ne bitecek?
Diğer yazılarımda buluşmak dileğiyle; sağlıklı ve sevgiyle kalın..
Sokak Gazetecisi
Bucak-BURDUR