Biraz gazeteci şans mı diyeyim, biraz haber gazetecinin ayağına mı geldi diyeyim, tam bilemedim.

Çarşamba (29 Mayıs 2024) günü, saat 13.30 sularında arabamla evden çıktım, eski hükümetin önüne park ettim ve iş-hanında bulunan gazete bürosuna çıktım. Sohbet falan derken çay söylendi, çayımı aldım, pencere önüne gittim ve dışarıyı izleyerek; çayımı yudumlamaya başladım..

Görüntüler var ama bir de benim ağzımdan olayı harfiyen yazayım:

Müftülük cami istikametinden, ana yola doğru, önde 1 motor, arkada siren çalan trafik polis aracı gidiyor, motor ana yola çıktı, ters yöne döndü, tam o sırada diğer polis aracı karşısına çıktı ve hafif dokunarak motor yan yattı..

‘Çocuk bana niye çarptın?’ diye feryat ederken polis ise ‘1 saattir niye kaçıyorsun’ diyerek kolundan çekti ve ekip arabasına bindirdi..

Benim gördüğüm, duyduğum aynen bu kadardır..

Bundan sonrası SOSYOLOJİK VAKA sınıfına giriyor artık..

Neler mi oldu?

15-20 kişilik kalabalık 150-200 kişiye çıktı, yol kapandı, emniyet müdürü ve takviye polisler geldi..

Velhasıl 2 saatlik MOTOR KAOSU yaşandı..

Peki, olayın kahramanları kim/kimler?
15-16 çocuk ve trafik polisleri..      

15-16 yaşında çocuk ne yapıyor?
1-Kask yok,
2-ehiyet yok,
3-motor plakası yok,
4-Dur ihtarına uymuyor ve KAÇIYOR..

Trafik polisleri ne yapıyor?
1-Dur ihtarına uymayan çocuğu ısrarla kovalıyor,
2-Ters yöne giren motoru durdurma maksadıyla hafifçe dokunuyor,
3-İfadesi alınmak üzere çocuk ekip aracına bindiriliyor..

Şimdi SOKAK GAZETECİSİ olarak ne düşündüğüme ve nasıl yorumladığıma sıra geldi..

Çarpıcı sosyolojik gözlemim: 
Bir kere toplum çok gergin, en küçük kıvılcımla büyük taşkınlık ve olaylar çıkması sanki an meselesi..

Benim gözümde olayın özeti: 
Çocuk ceza yememek için kaçıyor, trafik polisi de yasaları uygulamak için kovalıyor. NOKTA..

Biraz empati yaparsam; ‘keşke çocuğu durdurmak için hafif dokunmasıydı derken aklıma daha kötüsü geldi:

‘’Ya ters yöne giren motor, hızla gelen bir aracın altına girerse ne olurdu? Allah korusun, daha büyük felaket ve acı yaşanırdı…’’

Bir sosyolojik gerçeği daha paylaşmak isterim:
‘’anne-baba çocukları değil, ÇOCUKLAR ANNE-BABALARI YÖNETİYOR’’

Bu sözün üzerine herkes yorum yapabilir ama istisnalar hariç benim toplumsal tespitim böyledir..

En basit örneği ise:

Ortaokula, liseye giden çocukların ekseriyeti kasksız-plakasız-ehliyetsiz motora Bİ-Nİ-YOR. NOKTA..

Maalesef anne-baba bu durumu BİÇARE izliyor..

Son söz ve çıkardığım sonuç: 
Aman dikkat! 
Ülkemiz iktisadi ve diğer nedenlerle çok sıkıntılı, insanlarımız çok gergin, en küçük bahaneyle ortalık yangın yerine dönebilir, sakin olalım, bunlar da geçecektir..
Arkadaş devletimizin polisine-askerine toptan cephe alırsak; işte o zaman B.KU yeriz..

Yeni yazımda görüşmek üzere sağlıklı ve sevgiyle kalın..
Sokak Gazetecisi
Bucak-BURDUR