Maşallah! Corona Virüs vakasında Avrupa’da 1’nciliği, dünyada 4’ncülüğü yakaladık..
Açıklamaya göre Ramazan ayına girince biraz tedbir almaya başlayacağız. Bu arada vaka sayısı ilerleyen günlerde 50 bin, 100 bin hatta 200 bin olursa şaşırır mıyım?
Kesinlikle hayır, normal bir gidişat derim..
Ramazan ayı boyunca toplu iftar ve sahur programları yasak, saat 21.00’dan sonra sokağa çıkma yasak ancak toplu teravih namazı kılınacaktır.
Şaşırdım mı?
Katiyen..
Çünkü kalabalık kongreleri yapan muhafazakar bir hükümetin Türk halkına dönüp ‘pandemi nedeniyle camide toplu namaz yasak’ deme şansı yoktur..
Bu izlenen gevşek pandemi yolunun en tehlikeli yanı ÖLÜMLERDİR. Eğer vaka sayısı yüz binleri bulur, ölüm sayısı da binleri bulursa; ‘yandı keten helva misali’ büyük sorumluluk yüklenir, kime?
Hükümete..
Buna rağmen hükümet; sürü bağışıklığı ya da toplumsal bağışıklığı en kısa zaman sağlayacağım ve dünyada bu virüsten kurtulan ilk ülke olacağım iddiasıyla ‘GEVŞEK PANDEMİ POLİTİKASI’ devam edebilir ve bu bir tercihtir.
Nisan ayında YERLİ AŞI gelecekti, hala yok, ne zaman geleceği belirsiz..
Dünyada AŞI SAVAŞI var, kapanın elinde kalıyor yani yok satıyor, yani kıt..
Tüm bu ahval ve şartlar içinde ne olup-biteceğini elbette sağ kalanlar görecektir..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal geçen hafta değişti, Dolar-TL’nin nabzı bir anda yükseldi. 7.20’den 8’lerin üstüne attı kendini dolar..
İyi de neden?
Çok basit.
Daha önce bakanlık yapmış ve 4 ay önce göreve gelen Merkez Bankası Başkanı pat diye gece yarısı kararnamesiyle giderse ve de sebebi bilinmezse; DOLAR-TL 8 üstüne illa gelir..
Günlerdir tartışılıyor, yazılıyor fakat hala ‘Neden görevden alındığına?’ dair makul, mantıklı bir gerekçe bulunamıyor..
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx
Övünmeyi sevmem ama ta 2014 yılında yayınlanan ve birçok Bucaklının okuduğu ‘’DÜŞ’e Yazdım’ isimli kitabımda ‘KANAL İSTANBUL PORJESİ’ hakkında öngörümü söylemiştim ve de çıktı.
Nasıl mı?
TBMM Başkanı verdiği röportajda ‘Sayın Başkan Erdoğan’ın bir imzasıyla Montrö sözleşmesinden çıkılabilir’ dedi..
Ben 2014 yılında ne demişim kitabımda?
Sayfa 32’de aynen şunları öngörmüşüm:
Çok merak ettiğim ‘Kanal İstanbul Projesi’ nedir ve arkasında kim vardır?
‘Kanal İstanbul Projesi’ Montrö sözleşmesinin çöpe atılmasıdır. Artık boğazlardan geçisin izne ve kurala bağlı kalmadan Akdeniz’den Karadeniz’e askeri gemiler dahil geçiş yapılabilecektir. Arkasında ya da destekleyen kimdir? Rusya ile başa çıkmaya çalışan kimse odur.. Buldunuz mu?
Evet, işte bu öngörünün kralıdır. Yakın zamanda ilk kazması vurulacak ‘KANAL İSTANBUL PROJESİNİN’ arkasında bal gibi ABD vardır. Ancak ABD dublör kullanmaktadır. Kendisi yerine bu destek rolünü sözünden hiç çıkmayan KATAR’dan başkası değildir..
7 yıl öncesi bu öngörüde bulunmak takdire şayan değil midir?
NOKTA..
Haftaya görüşmek üzere sağlıklı ve sevgiyle kalın..
Sokak Gazetecisi
Ömer ÖZDAMAR